Türk Şairleri ve Şiirleri

    • Resmi Gönderi

    "Belki yarın gidecek
    Bir anı gelecek bir başka anının yerine.
    İnsan bazan ağlamaz mı bakıp bakıp kendine" demiş Edip Cansever usta..
    Resim de bu olsa gerek
    TFyRZWvQ.jpg

    • Resmi Gönderi

    Bir an, akşamın fikirden geçmesi,

    İlk insandan son insana kadar, daima.

    Kendimi ve herkesi boşlukta hissediyorum;

    Dairemsi bir müddet iniyor ruhuma.

    Bir an, coğrafyanın dışında,

    Ve bütün sathı, atmosferin.

    Sevgilerin en samimi olduğu saat;

    En çok düşünceye benzediği vakit, çiçeklerin

    Bir an, zamanın gölgesi yüze değer.

    Ve aralığı hayatın ölümün aralığı.

    Bembeyaz bulutlar gibi geçer

    Fazıl Hüsnü Dağlarca ....

  • Ben

    senden önce ölmek isterim.

    Gidenin arkasından gelen

    gideni bulacak mı zannediyorsun?

    Ben zannetmiyorum bunu.

    İyisi mi, beni yaktırırsın,

    odanda ocağın üstüne korsun

    içinde bir kavanozun.

    Kavanoz camdan olsun,

    şeffaf, beyaz camdan olsun

    ki içinde beni görebilesin...

    Fedakârlığımı anlıyorsun:

    vazgeçtim toprak olmaktan,

    vazgeçtim çiçek olmaktan

    senin yanında kalabilmek için.

    Ve toz oluyorum

    yaşıyorum yanında senin.

    Sonra, sen de ölünce

    kavanozuma gelirsin.

    Ve orda beraber yaşarız

    külümün içinde külün,

    ta ki bir savruk gelin

    yahut vefasız bir torun

    bizi ordan atana kadar...

    Ama biz

    o zamana kadar

    o kadar

    karışacağız

    ki birbirimize,

    atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz

    yan yana düşecek.

    Toprağa beraber dalacağız.

    Ve bir gün yabani bir çiçek

    bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse

    sapında muhakkak

    iki çiçek açacak:

    biri sen

    biri de ben.

    Ben

    daha ölümü düşünmüyorum.

    Ben daha bir çocuk doğuracağım.

    Hayat taşıyor içimden.

    Kaynıyor kanım.

    Yaşayacağım, ama çok, pek çok,

    ama sen de beraber.

    Ama ölüm de korkutmuyor beni.

    Yalnız pek sevimsiz buluyorum

    bizim cenaze şeklini.

    Ben ölünceye kadar da

    bu düzelir herhalde.

    Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?

    İçimden bir şey:

    belki diyor.

    Yazan kişi: Nazım Hikmet ran

    • Resmi Gönderi

    The content cannot be displayed because it is no longer available.

    Kendisi evli olduğu zamanlarda, karısı başka bir adama aşık olur ve kaçmaya karar verir. gece uyumak için yataklarına girdikten sonra karısı kalkar, bohçasını da aldıktan sonra pabuçlarını giyer ve ardına bakmadan kaçmaya başlar. biraz sonra ayağına bir şeyin vurduğunu fark eder. pabuçlarını çıkardığında gördüğüne inanamaz. aşık veysel’in tüm parası oradadır. kaçacağını anlayıp sahip olduğu her şeyi eşine bırakmıştır. ayrıca parayla beraber bir kağıt da bulur ve o kagıtta şu yazılıdır :

    "al bu para ananın ak sütü gibi helâl olsun, gittigin yerde kendini ezdirme. bir de güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa..."

    • Resmi Gönderi

    The content cannot be displayed because it is no longer available.

    Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

    Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

    Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...

    -Boğamazsın ki!

    -Hiç olmazsa yanımdan kovarım.

    Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;

    Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

    Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;

    Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!

    Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

    Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!

    Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,

    Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

    Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.

    Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

    Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...

    İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?

    • Resmi Gönderi

    Gene hangi duayı okudun anne,

    vurulduğum yerde güneş açtı

    Yine mi ağlıyorsun anne,

    cennetime yağmur yağdı

    Üzülme anne ağlama,

    sırtımdan yedim kurşunu kalbimden değil.

    Öylece duruyor hayallerim,

    vatanım şerefsizlere yar değil.

    izin günümde be anam.

    Yarime mektup yazdım o gün.

    Kınalı ellerinin kokusunu özledim demiş,

    Bir kalp çizip içine de şafağımı yazmıştım.

    Birliğe döndüğümde erkenden yatmış,

    Gece beni bir üç nöbetine uyandırmaya gelen çavuşla

    rüyamda seni gördüğüm ve beni uyandırdığı için tartışmıştım.

    Sıkı giyin oğlum, hasta olma sakın ve paran var mı diye soruyordun

    Ben de her zamanki gibi var anne diyordum, var.

    Hiç olmadı be anam, hiç olmadı

    Nasıl isterdim, ardımda bir yar bir de ana bırakmıştım.

    Sağ olsun tertibim cemil memleketinden tütün getirmiş, sigarasız kalmıyorduk.

    O gece birlikte gittik nöbete.

    yolda bana 'Sanki bu gece birşeyler olacak' der gibi bakıyordu

    Ama yiğitti söylemiyordu.

    Nöbeti devraldığımızda garip bir sızı çöktü benim de içime.

    sanki terli terli su içiyor, seni üzüyordum be anam,

    öyle birşeydi işte.

    Nasıl oldu anlamadım!

    Cemil 'yere yat' dediğinde çoktan yerde bulmuştum kendimi.

    anlamadım vurulduğumu, sıcacık birşey hissettim sırtımda terliyordum,

    sanki yaz gelmiş öğlen sıcağı çökmüştü tepeme.

    Dudaklarım kurudu birden

    Cemil 'dayan' diyordu ama ağlıyordu

    gözyaşları yüzüme damladığında verdim son nefesimi.

    İşte o an sana ilk ihanetimi ettim anne.

    Önce atalarım, sonra yarim canlandı birden gözümde.

    Hoşgör be anam, kızma.

    ben de baba olacaktım

    Daha adını bile koymamıştık oğlumuzun,

    iki ay vardı doğmasına.

    Bilmiyorum duyuyor musunuz sesimizi

    Korkmayın, ağlamayın, gurur duyun.

    Vasiyetimizdir.

    Öyle evlatlar yetiştirin ki,

    adları Mehmet, soyadları Şehit

    • Resmi Gönderi

    Kanuni Sultan Süleyman zamanının en usta şairi Baki'dir.

    Lafını kim olursa olsun esirgemeyen Baki, bir sohbet esnasında Kanuniye'de kırıcı sözler söylemiş.. Padişah kısa kendine yakışan şairane bir fermanla Baki'yi sürgüne yollar.

    Fermanda yazan ise şöyledir,

    Baki bed

    Bursa’ya red

    Nefy-i ebed

    Azm-i bülend

    Açıklaması ise ,Huyu kötü olan Baki'yi Bursa'ya sürdüm, devamlı orada kalsın.Yuksek kararım budur.

    Usta Baki de,bu sürgün kararı için bir şaire yakışan şekilde yazı kaleme alır.Araci olan kişiler de bunu sultana iletirler.

    Baki şöyle yazar,

    Ne ola kim nefy-i ebed azm-i bülend oldunsa ey Baki

    Bilesin ki cihân mülkü değil Süleymân’a bâkî

    Şahâ! Azminde isbât-ı tehevvür eyledin ammâ

    Buna çarh-ı felek derler, ne sen bâkî ne ben bâkî

    Bakinin dörtlüğünün anlamı şöyledir.

    Üzme kendini ey Bâkî! Padişahın yüksek kararı senin Âsitâne’den, Cihan hakanının yanından uzaklaştırılman yönünde olsa ne olur ki…

    Zira açıkca biliyorsun ki bu dünya Hazret-i Süleyman aleyhisselama bile kalmadı. (Bu Süleymân’a mı kalacak? Bu isim benzerliği hatırlanmasa da muhatabın doğrudan padişah olacağı açıktır).

    Ey Padişahım! Kararınızda -sıklıkla vâkî olduğu üzere- celâliniz, gazabınız pek sarih biçimde görülüyor amma! Unutmayın ki bu dünya geçicidir, bana kalmadığı gibi, size de kalmaz.

    Kanunî bu yazıyı okuyunca sürgün kararını geri alır ve Baki hep Sultan'ın yanı başında kalır.