Ampulün mucidi Thomas Edison’dur, ancak daha dayanıklı ve bir üst segment olarak görülen karbon flamanlı ampulü Lewis Howard Latimer icat etmiştir.
Latimer ayrıca Alexander Graham Bell ile birlikte telefonun ortak mucididir.
Yorum bırakmak için üye olmanız gerekir
Zaten hesabınız var mı? Oturum açın.
Şimdi giriş yapTopluluğumuzda yeni bir hesap için kaydolun. Bu kolay!
Yeni bir hesap oluşturAmpulün mucidi Thomas Edison’dur, ancak daha dayanıklı ve bir üst segment olarak görülen karbon flamanlı ampulü Lewis Howard Latimer icat etmiştir.
Latimer ayrıca Alexander Graham Bell ile birlikte telefonun ortak mucididir.
KÜLLERİNDEN DOĞANLAR
14 Kasım 1970, Marshall Üniversitesi futbol takımı zorlu bir maç sonrası Virginia’ya geri dönmektedir. Kaybettikleri maç, onları şampiyonluk şanslarından uzaklaştırmamaktadır. Taraftarları onları şampiyonlar gibi yolcu etmektedirler. Coach Red Dawson uçağa binerken, yerini başkasına vererek, Virginia ya araba yoluyla gideceğini söyler. Uçak kalkar, futbolcuların morali maçı kaybettiklerinden dolayı bozuktur. Coach’ları uçakta onlara moral veren bir konuşma yapar. Uçak inişe geçtiğinde ise inanılmaz bir kaza olur. Uçak ormanlık alana düşer.37 oyuncu,12 coach, 5 pilot ve 21 taraftardan kurtulan olmaz.
Şehirde yas hakimdir, futbol takımından geriye sadece üç kişi kalmıştır. Bunlardan ikisi sakat olduklarından dolayı, diğeri ise uyuya kaldığından dolayı maça götürülmeyen sporculardır. Alınan heyet kararı ile Marshall Üniversitesinin futbol takımı artık kurulmayacaktır. Sağ kalan oyunculardan Nate Ruffin halkı çok güzel yönlendirir. Yönetim Kurulu toplantısına zorla girdikten sonra, üyelere camdan bakmasını söylediğinde, dışarıda yüzlerce taraftar dakikalarca ‘’We are Marshalls’’ diye bağırıyorlardır. Halkın sesine kulak veren müdür Donald Dedmon tekrar takım kurma kararı alır.
Listesindeki 25 coach’a teklif götürür, bunlardan hiçbiri görevi kabul etmez. Umudunu kestiği anda Jack Lengyel’in telefonu ile karşılaşır. Kendisi bu görevi ısrarla çok istediğini söylemektedir. Virginia’ya geldiğinde aklındakileri uygulamaya kararlıdır.Coach Red Dawson ile liste yaparlar,diğer üniversitelerde okuyan öğrencileri transfer etmek istemektedirler.Ancak listeden hiçbir oyuncu bunu kabul etmez.Takımın kurulması artık mucizedir. Yönetmeliğe göre sadece 3.sınıf öğrencileri futbol oynayabilmektedir. NCAA’ya (Futbol Federasyonu) birçok mektup yazılır. Gelen cevapların hepsi olumsuzdur. Yine de Donald Dedmon, yağmurda kapılarında saatlerce dikilip gerekli izni alır.1.sınıf öğrencilerinden takım kurma yetkisi alınmıştır.
Coach Lengyel futbolu bilen bilmeyen bir sürü 1.sınıf öğrencisinden bir takım yaratır. Çoğu basketbol, beysbol oynayan bu öğrencileri futbola adapte etmek oldukça zordur. Öyle ki yeni takım ilk maçlarında tarihi bir fark yerler.Yönetim kurulu Dedmon’u görevinden alır. Bundan sonraki maçları ilk maçlarından daha kuvvetli bir rakipledir. Maç sabahı halk bir bütündür, herkes sokaklarda maça gitmektedir.Tek vücut olmuşlardır.
Coach Lengyel maça gitmeden evvel, oyuncularını hayatını kaybeden sporcuların mezarına götürür.Aslında takımın en büyük taraftarının hayatlarını kaybeden 37 oyuncu olduğunu söyler.Hırs dolu bir konuşma yaptıktan sonra, maça çıkarlar.
Marshall Üniversitesi Futbol takımı, bu maçta ilk galibiyetlerini alırlar. Yer yerinden oynamaktadır. Sanki şampiyon olmuşlardır. Taraftarlar stadı terk etmezler.Sabaha kadar yeniden doğmanın mutluluğunu yaşarlar.Takım o sezon başarılı olamaz,diğer sezonlarda da. Ancak, yıllar sonra aldıkları şampiyonlukların ardı arkası kesilmez. Marshall Üniversitesi’nin bahçesinde bulunan hayat çeşmesi her sene 14 Kasım’da durur.Kaybettikleri değerleri her sene çeşme başında saygıyla anarlar. Bu inanılmaz hikayeyi yaşamak istiyorsanız, “We are Marshall” isimli filmi mutlaka izlemelisiniz.
(Alıntıdır)
Filmi seyreden birisi olarak az daha filmden bilgi ekleyeyim..
Marshall 1970'li yıllarda tüm üniversitelerden fazla maç kaybetti ama oynamaya devam ettiler.
1984'de 20 yıl boyuncaki en çok maç kazanma rekorunu kırdı,ardından 8 Lig şampiyonluğu, ardından arka arkaya 5 adet kupa şampiyonluğu,iki de ulusal şampiyonluk.kazandilar.
Küllerinden doğdular
Zafer bizimdir WE ARE MARSHALL
BU FİLMİ MUTLAKA SEYREDİN
[1936, Eskişehir]
Türk Ordusunun ilk kadın pilotları.
Sol baştan;
1 - Sabiha Gökçen
2 - Nezihe Viranyalı
3 - Sahavet Karapars
4 - Edibe Subaşı
5 - Yıldız Eruçman
ABD'de Utah eyaleti Valisi Spencer Cox, eyaletteki kuraklıktan dolayı halkı yağmur duasına katılmaya davet etti.
Arif efendi V2
Burda da bulunsun
Sağlık Bakanlığı, ağrı kesici-ateş düşürücüler grubunda yer alan Paranox 120 mg/15 mg Supozituvar isimli ilacın piyasadan toplatılması talimatını verdi.
Yerli koronavirüs aşısının Faz-3 çalışmalarında gönüllü olmak isteyen vatandaşlar, E-Nabız sistemi üzerinden başvuru yapabilecek.
Yerli koronavirüs aşısının Faz-3 çalışmalarında gönüllü olmak isteyen vatandaşlar, E-Nabız sistemi üzerinden başvuru yapabilecek.
Varsa gönüllü basvursun..İyi de para verirler böyle ARGE işlerinde.
Ben çalışırken bizim ilaç araştırma geliştirme de onay vermeden önce çalışma yapardı.Parasi güzeldir onu az çok bilirim.
Screenshot_2021-06-15-20-31-15-23.jpg
Selçuklu Yıldızının simgelediği kavramlar
Deve Kuşları ve Avustralya savaşı
1929 yılında I. Dünya Savaşı sona erdikten sonra Avustralyalı askerler, savaştan önce yaptıkları mesleklerine, yani çiftçiliğe geri dönmek istediler. Ancak hükümet desteğinin eksikliği ve Büyük Buhran sonrasında düşen buğday fiyatları onları bir miktar engelledi. Bu kötü durum, 1932’ye gelindiğinde garip bir biçimde oldukça şiddetlendi. Çünkü yaklaşık 20.000 Deve Kuşu üreme sezonlarının bir parçası olarak bölgeye göç etmişti. Bu oldukça kalabalık topluluk, Batı Avustralya’nın sulu arazilerini rahat buldukları için, bölgeye yerleşmeye, çiftçilerin ürünlerini aşırmaya başlamış ve bölgede tam anlamıyla bir curcunaya sebep olmuşlardı.
Gittikçe büyük bir problem olan Deve Kuşları‘na çözüm önerisi dönemin Savunma Bakanı Lewis’dan geldi. ‘Savaşmak!’
Savunma Bakanı Lewis’in karşısında azılı düşman olarak gördüğü rakiplerini çiftliklerine zarar verdikleri için öldürmeye karar vermişti. Lewis ağır makineli tüfekler ve fazlaca cephaneyle kendinden çok emin bir şekilde Deve Kuşları’na savaş emirini vermişti.
Ve artık geri dönüşü olmayan bir savaş ve çatışma başladı. Yazılı kaynaklara göre Avustralyalılar çatışmada 10 bin civarında mermi harcamış ama 20.000 civarındaki Deve Kuşları için yenilgiyi kabul etmeye yetecek bir sonuç elde edememişti.
Deve Kuşları hızlı oldukları için askerlerin sıktığı mermilerden kolayca sıyrılmışlardı, ayrıca dönemin gazete manşetleri ‘Emu’ların kendilerine özgü savaş stratejisi oluşturdukları da yazılmıştı.
Savaş devam ettikçe Avustralya Ordusunun Deve Kuşları’na karşı neler yapabildiği de gözle görülür bir şekilde ortaya çıkmıştı. Savaş boyunca 10 bin civarı kurşun sıkan ordu, yaklaşık 900-1000 Deve Kuşu’nu vurabilmişti. Ve işin kötü tarafı tarladaki bitkiler de tükenmek üzereydi.
Deve Kuşları inatçı bir şekilde kendilerini savunarak direnmiş, fakat huzursuzluk sebebiyle bir süre sonra bölgeyi terk etmek zorunda kalmışlardı. Avustralya tarafında ise “The Great Emu War” yani “Büyük Devekuşu Savaşı” kazanıldı gibi gözükse de aslında kaybedilmişti.
Yaşanan tarihin bu en ilginç savaşı sonrası Avustralya Parlamentosu’nda yapılan tartışmada bir milletvekili, kimsenin madalya alıp almayacağını sormuş, verilen cevap ise “Evet bir deve kuşu alacak” olmuştu.