RAMAZAN AYI SOHBETİ

    • Resmi Gönderi

    Ä°lgili resim

    Bu ayda birşeyler ekleriz arada..

    Bu ilk olsun..

    Osmanlıdan bir hikaye

    Jet' İmam

    Hızlı kılınan Teravih namazı hikayesi de şöyle..

    İri yarı bir adam olan İzzet Molla¸ Fatih Camii'nde teravih namazı kılıyordu. İmam alelacele kıldırdığı için de nefes nefese kalıyordu.

    Namazın ortalarına doğru elinde fener olan birisi camiye geldi. İmamın selam verdiğini görünce şöyle hayıflandı:

    – Eyvah yetişemedik!dışarda kaldık

    Bunu duyan İzzet Molla da¸ canının acısını çıkaracak¸ akan terlerini soğutacak bir cevabı¸ yanındakilerin duyacağı kısık bir ses tonuyla konduruverdi:

    – Biz içinde iken yetişemiyoruz a birader!

    alıntıdır

    • Resmi Gönderi

    Şimdiler de Ramazan ayını fırsat bilenlere gelsin

    Osmanlı da RAMAZAN ayı ve tedbirler

    RAMAZAN GELİR, ZAM GİDER

    Ramazan’da devletin edepten, terbiyeden ve dinî kurallara saygıdan da fazla şekilde üzerinde durduğu mesele yiyecek sıkıntısı çekilmemesi ve gıda fiyatlarının artmamasıydı. Bu ayda gıda fiyatlarına “narh” konur, yani fiyatlar devlet tarafından belirlenir, bu fiyatların üzerinde satış yapılmaması için görevliler devamlı teftiş yaparlardı.

    Fiyatlarının yükselmemesi için itina gösterilen yiyeceklerin başında ekmek ve et vardı. Ramazan’da çıkarılacak ekmeğin, simidin ve çöreğin ne şekilde ve içine neler konularak pişirileceği devlet tarafından kararlaştırılarak fırıncılara duyurulurdu. Ekmek numunesi padişaha önceden gösterilerek, hattâ tattırılarak onayı alınır ve fırıncılardan ekmeği belirlenen bu nümuneye göre hazırlamaları istenir, satış fiyatı da Şaban ayının son günlerinde ilân edilirdi.

    Eski devirlerde bizde en fazla çok tüketilen et, koyun eti idi. Sığır eti lezzetli olmadığı için kullanılmaz, tavuk ise çok daha az yenirdi. Halkın Ramazan’da daha da artan et ihtiyacının karşılanması ve sıkıntı çekilmemesi için yerleşim merkezlerine Trakya’dan koyun getirirlerdi.

    Ekonomide de asırlar boyunca değişmeden devam eden bir kuralı vardı: Ramazan’da yiyeceklerle zam yapılmaz, zamların Ramazan sonrasına ertelenirdi.

    Bugün işte böyle biraz nostalji yapayım ve geçmiş asırların Ramazanları ile alâkalı pek bilinmeyen idarî uygulamalardan bahsedeyim dedim…

    Tekrar hayırlı Ramazanlar!..

    ALINTIDIR

    MURAT BARDAKÇI

    • Resmi Gönderi

    Türkiye’de kaç cami olduğunu biliyor musunuz?

    2017 de yazılan bir not düşelim .Mutlaka sayısı artmıştır ama bu sayılar da biraz ışık tutabilir

    Diyanet İşleri Başkanlığı istatistiklerine göre, Türkiye’de 84 bin 684 cami bulunurken, İstanbul 3 bin 190 cami sayısıyla en çok caminin bulunduğu il oldu.

    İstanbul’u 3 bin 87 ile Konya, 2 bin 875 ile Ankara takip etti. Tunceli 120, Yalova 155 ve Kilis ise 213 cami sayısıyla en az cami bulunan iller oldu.

    İŞTE İLLERE GÖRE CAMİ SAYILARI:

    İstanbul 3 bin 190

    Konya 3 bin 87

    Ankara 2 bin 875

    Samsun 2 bin 639

    Kastamonu 2 bin 577

    Antalya 2 bin 130

    Ordu 2 bin 45

    Trabzon bin 952

    Diyarbakır bin 945

    İzmir bin 823

    Şanlıurfa bin 755

    Manisa bin 686

    Bursa bin 660

    Balıkesir bin 654

    Erzurum bin 547

    Giresun bin 490

    Mersin bin 486

    Zonguldak bin 464

    Adana bin 362

    Van bin 350

    Sivas bin 327

    Çorum bin 306

    Kahramanmaraş bin 301

    Kayseri bin 289

    Sakarya bin 278

    Bolu bin 232

    Kütahya bin 190

    Denizli bin 187

    Tokat bin 151

    Kocaeli bin 143

    Afyonkarahisar bin 124

    Aydın bin 114

    Sinop bin 83

    Muğla bin 82

    Mardin bin 79

    Rize bin 50

    Hatay 982

    Elazığ 965

    Yozgat 961

    Karabük 935

    Gaziantep 935

    Malatya 934

    Ağrı 871

    Çanakkale 808

    Bartın 775

    Eskişehir 769

    Adıyaman 730

    Çankırı 716

    Isparta 711

    Amasya 682

    Artvin 681

    Düzce 664

    Bitlis 656

    Siirt 624

    Batman 619

    Muş 602

    Aksaray 581

    Erzincan 565

    Bingöl 564

    Osmaniye 551

    Uşak 544

    Burdur 522

    Gümüşhane 521

    Kars 503

    Şırnak 503

    Hakkari 498

    Karaman 497

    Tekirdağ 495

    Nevşehir 486

    Kırşehir 485

    Niğde 411

    Bilecik 408

    Edirne 392

    Kırıkkale 353

    Kırklareli 288

    Ardahan 273

    Bayburt 244

    Iğdır 240

    Kilis 213

    Yalova 155

    Tunceli 120


    • Resmi Gönderi

    Selamun Aleyküm hayırlı ramazanlar havalarınsesi ailesi nasılsınız? Oruç nasıl gidiyor? Zorlaniyormusunuz?

    Aleykümselam Samet

    Hoşgeldin.. Bizler iyiyiz şükür..Sende iyiysen derslerin de iyiyse ne mutlu bize.

    Oruç biter gider artık.Basladimi uclanır derler ya.. Öyle işte

    Bu kış da seni yok yazdım haberin olsun

    Bu sene bizi pas geçtin sanki:)

  • Fazla giremedim ya kuran kursunda yatılı kalıyordum kışın kuran kursundaydık o yüzden telefonu felanda topluyorlardı giremedim öyle

    • Resmi Gönderi

    Fazla giremedim ya kuran kursunda yatılı kalıyordum kışın kuran kursundaydık o yüzden telefonu felanda topluyorlardı giremedim öyle

    Maşallah maşallah...

    Kis bitmez Allah ömür versin.

    Sen derslerine bak abim..

    İnşaallah baban gibi imam olursun..Tabiki senin de gönlün varsa

    • Resmi Gönderi

    Benim imam olmada pek gönlüm yok ya din ile ilgili konuda bir meslek düşünmüyorum kursuda bıraktım zaten

    Gönlün ne ister onu başar insaallah Samet

    • Resmi Gönderi

    RAMAZAN GÜNÜ KAZANILAN ZAFER

    Sultan III. Selim dönemi… Avusturya ordusu Yerköy Kalesi'ni sarmıştı. Bir Ramazan ayı idi. Kaledeki Osmanlı askerlerinin tamamı oruç tutuyordu. En büyük sıkıntıları oruç olmak değildi. Hayvanların otlaklarının düşman işgali altında olması ve ot ihtiyacıydı…

    Bir süre sonra cesur bir yeniçeri¸ ot getireceğini söyleyerek kaleden ayrıldı. Avusturyalılara başvurup izin istedi:

    – Hayvanları aç bırakmak mertliğe sığmaz. İzin verin biraz ot yolayım!

    Avusturyalılar önce izin verdiler. Osmanlı askeri¸ ot yolup arabalara yüklemeye koyuldu. Ardından düşman askerleri etrafını sardı. Alay etmeye¸ hakaretler savurmaya başladılar.

    Yeniçerinin sabırlı davranışları karşısında iyice zıvanadan çıktılar. Sonra da acımasızca katlettiler. Kesik başını kalenin önüne getirip¸ bağırıp çağırmaya¸ tehdit etmeye başladılar:

    – Hepinizin kellesini süngülerimize geçireceğiz! Alçak Türkler!

    Daha da ileri gidip Peygamber Efendimize ve padişaha dil uzatmaya yeltendiler. İşte o zaman kaledeki Osmanlı askerlerinin sabrı tamamen tükendi. Galeyana gelen yeniçerilerin dilinde aynı tepki vardı:

    – Düşmanın hakaretlerini daha fazla dinleyemeyiz¸ tahammülümüz kalmadı. Düne kadar padişahlarımızın ayaklarına kapananlar şimdi aslan kesiliyorlar.

    Komutan emrini verdi. Avusturyalılara haddi bildirilmeli¸ Peygamberimize ve padişahımıza hakaret etmek ne demekmiş gösterilmeliydi:

    – Herkes hazırlansın! Allah aşkı için savaşımız vardır. Peygamberimize ve padişahımıza dil uzattırmayız!

    Allah¸ din¸ peygamber ve padişah aşkı ile savaşan Osmanlı askerleri¸ Avusturyalılara öylesine saldırdılar ki¸ düşman feleğini şaşırdı¸ neye uğradığını bilemedi.

    Aslında bu denli şiddetli bir tepki ve hücum beklemiyorlardı. Osmanlı'nın en hassas damarına bastıklarının farkında değillerdi. Osmanlılar için din ve kutsal değerler olunca akan sular durur¸ canlar feda edilirdi.

    Şiddetli çarpışmalar sonunda beş binden fazla düşman askeri cezalandırıldı. Geri kalanlar da canlarını zor kurtardılar. Çareyi kaçmakta ve her şeylerini arkada bırakmakta buldular.

    Yerköy Kalesi önünde¸ bir Ramazan ayında zafer Osmanlıların ve İslâm'ın olmuştu. Takvimler¸ 8 Haziran 1790 tarihini¸ parlak bir sayfa olarak yapraklarına ekledi…

    Alıntıdır