Ülkemizde Bölgesel ve Yöresel Olarak Kullanılan Diller,Lehçeler,Şiveler, Yöresel Ağızlar ve Tarihi Gelişimi

    • Resmi Gönderi

    Selam arkadaşlar; benim de açmayı düşündüğüm bazı istekler doğrultusunda konularımızın aktiflik durumuna bağlı olarak genel kültürümüzü geliştirmek adına buradan Ülkemizde yer alan; Diller,lehçeler,şiveler, yöresel ağızlar ile alakalı sözcükler,deyimler,cümleler,nidalar,atasözlerinin farklı okunuşları,gibi kütürel dil zenginliklerimizi hem tanımak, hem tanıtmak adına bu konuyu açmaya karar verdim.( Not:Aşağılayıcı,alaycı,küfür,hakaret,siyasi,dini zedeleyici,cinsel içerikli vs.dil kullanımlarından sakınalım.Hayırlı forumlar  ;)
    t%C3%BCrk%C3%A7e-%C5%9Fiveler.jpg
    tarzı :D ayrıca türk dilinin yayılışı hakkında;makaleler,söyleşiler,tarihi yazılar,nasıl var olduğu kaç koldan ayrıldığı lehçelerin nasıl oluştuğu?,şivelerin nasıl oluştuğu?, ağızların nasıl oluştuğu? ile alakalı bilgilendirici notları da paylaşalım. Hem öğrenelim hem öğretelim. (Unutmayalım ki; bilmemek değil;öğrenmemek ayıp).... :thumbup:

    • Resmi Gönderi

    Konu hoş üye arkadaşların da katılımıyla güzel bir köşe olur inşaallah..Benim aktaracağım edebiyat öğretmeni arkadaşımın notları,birikimi ve benim de aklımda kalan,anne babadan bugüne kullanılanlar..
    Önce işin uzmanından dilimizin nasıl kullanıldığı,geçmişi ..


    Afyon,Anıtkaya(Eğret köyü olmuştur)kasabası..Bir zamanlar sitemiz faaldi ve bu çalışma orada da yer almıştı.Emeği geçenlere teşekkürler.


    Anıtkaya’da konuşulan Türkçe, diğer bütün bölgelerde olduğu gibi bir kendine haslık arz eder. Fakat böyle bir değişiklik hiçbir zaman ayrı bir şive hüviyetine bürünmez.
    Batı Türkçesi, içinde, kelimelerin değişik telaffuzundan “ve” ye bilinen bir kelimeye ayrı bir anlam yükleme şeklinde kendini gösterir.



    700 yıldır Türkçe hakimiyeti var
    Anıtkaya halkının kelimeler üzerindeki bu tasarrufu şüphesiz yakın bir tarihe dayanmıyor. Kasabanın bilinen tarihi en az 700 yıl öncesine dayandığına göre Türkçe, bu topraklarda en az yedi asırdır işleniyor demektir. Bugün yazı dilinde kullanılmayan ancak Türkçe oldukları bilinen bazı kelimelerin halk ağzında kullanılıyor olması ve bu kullanılışın başka yerlerde görülmemesi bu yörenin Türkçe ile birlikteliğinin ne kadar eski olduğuna güzel bir işarettir.


    Türkçemizde, bazı gerçeklerin değiştiğini anlatan güzel bir söz vardır: “Eski çamlar bardak oldu.” Bugün “bardak” kelimesinin anlamı bellidir. Ama Anıtkaya’da bu kelime daha değişik bir anlamda hala kullanılmaktadır. Çam ağacının içi, oyularak boşaltılır. Üstünden iki, altından bir delik bırakılır ve alttaki delik çam kabuğuyla kapatılır. Islanınca şişecek olan bu kabuktan kapağın açılma ihtimali kalmaz. Kırılma riski olmayan, suyu ısıtmayıp termos vazifesi gören kullanışlı bir su kabı elde edilmiş olur. İşte bu su kabına Anıtkaya’da “bardak” denmektedir. Yukarıdaki sözün anlamı ile bu anlamın benzerliği dikkat çekicidir.


    Eski Türkçe’de kullanılan “bung” kelimesi vardır ki “sıkıntı” anlamına gelir. Bugünkü Türkçe’de bu kelime, “bunamak” ve “bunalmak” kelimelerinde yaşamaktadır. Ancak Anıtkaya’da günümüzde sadece rüzgarsız havalar için kullanılan “bungun” kelimesinin anlamı yukarıdaki kelime ile örtüşmektedir. Görüldüğü gibi Türkçe Anıtkaya toprağına sinmiş ve Anıtkayalılar Türkçe’ye kendi söyleyiş özelliklerini katmışlardır.
    Atlaya zıplaya yazalım da sıkıcı olmasın okunması :)

    • Resmi Gönderi

    Bu özelliklerden bazılarını tanımaya çalışalım.
    – Aslında sesli uyumuna uymayan bazı kelimeler Anıtkaya ağzında sesli uyumuna uydurulur:
    dana, dene/tane horuz/horoz mezer/mezar
    alma/elma halva/helva hangı/hangi
    hana/hani
    – Yukarıdaki uygulamanın tam aksine bir işlemle, aslında sesli uyumuna uyan kimi kelimeler özel bir söyleyişle uyuldan çıkarılır:
    taleş/talaş tıreş/tıraş ağeç/ağaç
    areç/araç barec/baraj yaneşmek/yanaşmak
    bulameç/bulamaç garec/garaj garez/garaz
    goley/kolay galey/kalay gale/galat
    arkıdeş/arkadaş
    – R- ve L- harfleri ile başlayan bazı yabancı kelimelerin başına özel bir sesli harf getirilir. Bu, aynı durumdaki bütün yabancı kelimeler için söz konusu değildir:
    Irmızan/Ramazan Ercep/Recep ilman/limon
    Iraf/raf İresil/Resul Iraziye/Raziye
    Irza/Rıza ırıfıdan/rafadan İrefiye/Rafia
    İlazım/lazım ırafan/rahvan Irabbim/Rabbim
    – Kelime başındaki çoğu sert sessizler yumuşar. Bu, en çok “k” ve “t” sessizlerinin yumuşaması şeklinde görülür:
    gafa/kafa guru/kuru garı/karı
    gancık/kancık gel/kel garşı/karşı
    goyun/koyun gaşşık/kaşık gurum/kurum
    duz/tuz deyze/teyze davşan/tavşan
    daban/taban dukar/tarak dartmak/tartmak
    desdire/testere bazar/Pazar ciban/çıban
    – İlk heceden sonraki hecelerde bulunan bazı yuvarlak seslilerde düzleşme görülür. Bu , bir bakıma kelimeyi küçük sesli uyuma uydurma gayretidir.
    garpız/karpuz gavın/kavun hamır/hamur
    yamır/yağmur yavız/yavuz yavıklı/yavuklu
    tavık/tavuk gapıt/kaput gavız/kavuz
    tabır/tabur tapıt/tabut sabın/sabun

    • Resmi Gönderi

    Bazı kişi isimlerinin söylenişinde de çeşitli değişiklikler göze çarpmaktadır. Bu durum bazan ismi sesli uyumuna uydurma gayretinden bazan da sessizlerin benzeşmesinden veya ismi kısaltma arzusundan kaynaklanmaktadır:


    Fatı/Fatma Âşa/Ayşe İban/İbrahim
    Ellez/İlyas Essan/İhsan


    – -lar, -ler çokluk ekinin sonundaki –r harfi yutulur:
    Çiçekle büyüdü. Çocukla gelmiş. Erkekle ağlamaz.
    Pullukla gırıldı. Haberlede çıkmış.
    Bazı birleşik fiillerdeki –r harfi de aynı şekilde ortada yutulur:
    Durvedim/duruverdim gelivedile/geliverdiler


    Bu duruma bazan normal kelimelerin ardasında da rastlanır:
    dutala/tutarlar sevele/severler getdile/getirdiler
    otdum/oturdum götdülü/götürdüler
    Bütün bu –r düşmelerinden sonra ortaya çıka sesli harfler yutulmasıyla normalden biraz daha fazla uzatılarak söylenir.


    – Şimdiki zaman eki olan –yor ekindeki –r harfinin yutulmasıyla çoğu zaman bir hecenin eksiltildiği görülür:
    oturyoz/oturuyoruz biliyoz/biliyoruz gidiyonuz/gidiyorsunuz


    – Fiil çekimlerinde 1. tekil şahıs eki olan –m harfi –n ye dönüşür:
    bulurun/bulurum döyerin/döverim
    biliyon/biliyorum doycan/doyacağım


    – Gelecek zaman çekiminde ise hece düşmesi görülür:
    sürcen/süreceğim sürcez/süreceğiz
    sürceng/süreceksin sürcengiz/süreceksiniz
    1. tekil şahıs istek kipinin çekiminde özel bir durum görülür:
    gideyim/giden satayım/saten oturarayım/oturen
    Bu kipin 1. çoğul şahıs çekiminde de benzer bir durum vardır:
    Gidelim/gideming kalkalım/galkamıng bulalım/bulamıng


    Konuşulan Türkçe’nin en önemli özelliklerinden biri de “nazal n” denilen ve bugünkü alfabemizde yani yazı dilinde gösterilmeyen sese bolca yer verilmesidir. Bu ses genizden çıkan, n ile g sesinin karışımı bir sestir. İçinde bu sesin bulunduğu bazı kelimeler şunlardır:
    bengiz, gengiz, dengiz, donguz, ang(tarla sınırı), singir, bilding, güldüngüz, angıtmak, bungar (pınar), bungalmak, seng, önglük, dingelmek, dingmek
    Yukarıdaki örneklerle gösterilen özellikler Türkçe’nin söylenişinde hemen hemen kurallaşmış değişikliklerdir. Kullanılan dilin özellikleri yukarıda olduğu gibi sadece seslerle ilgili değildir. Bunun yanında ve belki bundan daha önemli, kelimenin ve cümlenin anlamına yönelik özellikler de vardır.

    • Resmi Gönderi

    Deyimler

    Ağzına kılığına bakmadan : Boyundan büyük işlere karışanlar için söylenir.
    Anası yapılı : Karakter ve davranışları bakımından annesine benzeyen. Bu deyim genellikle olumsuz benzetmelerde kullanılır.
    Angı bengi olmak : Hayal kırıklığına uğramak, çok şaşırmak.
    Anıza bastın, kara bastın : Yaz mevsiminden sonra hemen kışın bastırdığını anlatan bir deyim.
    Bir sürüyor, biri sürgülüyor : İki kişinin anlaşarak başkalarını çeşitli yalanlarla aldatması.
    bir kesere kulp olmak : işe yaramak
    Canını sevdiğim : Tabiat olayları karşısında, Allah’ın birer yaratığı olan yağmur, kar, rüzgar, bulut, dağ vs. gibi varlıklar için, onlara saygısızlık yapmamak gayesiyle bu söz kullanılarak hitap edilir.
    dede gülü : ilerleyen yaşlarda sahip olunan çocuk
    Dul karı çocuğu gibi : Lüzumsuz yere çok konuşan.
    Düğün arpasıyla at tavlanmaz : Geçici işlerle uğraşmayıp asıl aileyi geçindirecek iş ile uğraşılmalıdır.
    elekçi karısı : çok gezen kadın
    El ağzına bakan sel ağzına yuva yaparmış: Başkalarının sözüne bakan kişi doğru karar veremez.
    Elin unuyla ananın kırkını yapma : Başkasının malıyla kendi işini görmenin yanlışlığını anlatır.
    Elli altıya boğmak : Konuyu saptırıp ortalığı karıştırmak.
    Eskiden ahiretteymiş, şimdi Eğret’te : Geçmişi karanlık olup da şimdi iyi insanmış gibi görünenler için kullanılır.
    Gaç gızım gaç : Bir hareketin karşıdakine yakıştırılamadığını anlatır.
    Gavur Bungar’a mı geldi? : “Bungar” kasabanın güneyinde bir su kaynağıdır. Kasaba Yunan işgali yaşadığından, bu olaya telmihte bulunularak aceleye gerek olmadığı, işlerin yavaş yavaş da ilerleyebileceği bu sözle anlatılır.
    Gavur hamamı gibi : Bir yerin veya havanın çok sıcak olduğunu belirtmek için bu söz kullanılır.
    Gudum galdırmak : Tozu dumana katmak, gürültü patırtı etmek.
    Hırt karınlı : Kıskanç, kötü düşünceli.
    İlaca yaramamak : Hiçbir işe karışmamak.
    İnsan insanın ağısını alır : Birisiyle dertleşildiği zaman onun zehirini almış gibi rahatlamasını sağlarız.
    İnsana benzemedik : Hakaret amacıyla karşıdakini insandan başka bir yaratığa benzetmek.
    keser görmüş, tasar görmemiş : eğitimsiz, düşünmeden davranan
    Nerede çalgı, orada galgı : Bütün endişelerden uzak, gününü gün eden kimselere karşı söylenir.
    onmadık : her zaman aynı hatayı yapan
    Sonradan görme, gavurdan dönme : Sonradan görmelerin ne kadar yanlış davrandıkları böyle bir benzetme ile anlatılmış
    Soyunku soya, sümüğünkü sümüğe : Çocukların anne ve baba tarafından mutlaka sülülesine çekeceğini anlatır.
    Şubatın sıpası, martın arpası : Bazı işlerin zamanında yapılması gerektiğini anlatan bir deyim.
    tekne kazıntısı : son çocuk
    usturası belinde : belalı
    yağır gibi olmak : çok kirlenmek
    Yalanına gıran girsin : Çok yalan söyleyeni protesto etmek gayesiyle söylenir.
    Yılan ağzında gibi çığırmak : Korkmuşcasına bağırmak.
    yontulmadık : eğitimsiz

    • Resmi Gönderi

    Naha guzuñu göreñ, evine vareñ de gatmerini yiyeñ işallah hemi (evlada)
    Allah ağız tadıyla yedirmek nasip eylesin
    Allah ağzının tadını bozmasın
    Allah azada noksansız versin. (hamileye)
    Allah bağışlasın
    Allah çok verip azdırmasın, az verip gezdirmesin
    Allah geçim-dirlik versin
    Allah tuttuğunu altın etsin
    Allah zihin açıklığı versin. (öğrenciye)
    Allah, acı keder vermesin.
    Allah, ekmeğini yağlı etsin.
    Allah, evladının ekmeğini yedirsin.
    Allah, tuttuğunu altın etsin.
    Döllü, döşlü olsun. (evlenene)
    Geçmişlerinin canına değsin. (Bir yiyecek ikram edene)
    Öldüğünde önüne gelsin. (Bir yiyecek ikram edene)
    Soyun yeşersin.
    Su gibi aziz ol. Su gibi ömrün olsun. (Su ikram edene)
    Anıtkaya’nın çeşitli yönlerdeki mevkilerine verilen isimler de çok ilginçtir. Oldukça eski zamanlarda verildiği belli olan bu isimlerin çoğunun işaret ettiği mana anlaşılamamaktadır. Bu yer adlarının hemen hepsi isim veya sıfat tamlaması

    • Resmi Gönderi

    Yöresel Kelimeler


    Anıtkaya gibi eski bir yerleşim yerinde, sadece orada kullanılan çeşitli kelime ve kelime guruplarının bulunması tabiidir. Ancak bu tip söyleyiş özelliği taşıyan kelimelerin çok olması dikkat çekicidir. Aşağıda örnek olarak verilenler çok kısa bir sürede derlenmiştir. Dikkatli ve araştırmacı bir çalışma ile daha yüzlerce kelime ortaya çıkarılabilir.
    Yöresel kelimelerin içinde hem isim hem de fiil soylu kelimeler göze çarpmaktadır. Bunların bazıları bilinen bir kelimenin değişik telaffuzunun kalıplaşması şeklinde oluşmuştur. Bazıları da tabiattaki seslerin taklit edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Diğer dikkat çekici bir özellik de yabancı asıllı olup da Türkçe’nin bünyesine uymayan kimi kelimeleri Türkçeleştirme gayretidir. Bununla beraber, kökeni veya gelişimi hakkında açıklama yapılamayan kelimeler de vardır.
    acar şişman
    acık işte, ahacık
    afakanı kalkmak sinirlenmek
    ahar kuyu, çeşme yalağı; hayvanların yem yediği ağaç kap
    akaş sütlaç
    akıtmak büyük abdestini yapmak
    alacaaş aşure
    aladı acele, ivedi
    alaf sıcaklık, hararet, alev
    Allah bazarı pazar günü.
    Allasen Ne olur, Allah’ını seversen
    amarsız açgözlü, tamahkar
    angısdadan ansızın, birdenbire
    anıtmak salak salak durup bakmak
    anneç karşı, karşı taraf.
    apılamak bebeğin emeklemesi.
    aş yemek
    atkı Yünlü şal veya saman atma aleti
    avara adi, kalitesiz, beceriksiz.
    ayağı ağırlı hamile, yüklü kadın.
    aylak boş gezen
    azat ağaç.
    azıtmak şımararak daha fazlasını istemek
    bakdur aşı “Ne pişirdin?” veya “Ne yedin?” diye sorana verilen cevap. Aslında böyle bir yemek yoktur.
    bakır, bakırca kova, bakraç
    balık oynamak şimşek çakmak, yıldırım düşmek
    bali “bari” edatının söyleniş şekli
    bari kuru ağaç dallarıyla veya ayçiçeği kökleriyle örülmüş bahçe duvarı, çit
    bayır yokuş
    bekar durmak yaz döneminde ücret karşılığında bütün işleri yapmak
    beliñlemek korkmak, ürkmek
    berengari şöyle böyle, geçici olarak.
    beygir at
    bırağmak hamuru yerden alıp, fırına götürmek üzere küreğe koymak
    bişı mayalı hamurla yapılan bükme
    bişirgeç katmer, bazlama ve yufkayı saçta çevirmeye yarayan alet
    boğassak çok fazla yiyen, obur
    boğsu çatı ile duvar arasında kalan mertek boşluğu
    botça içinde elbise bulunan çıkın (bohça); bütçe
    börülce fasulye
    bulama kadınların giydiği bir çeşit şalvar
    burgu el matkabı veya artezyen kuyusu açar araç
    burmak danayı, tosunu iğdiş etmek; bir nesneyi bükmek
    buymak üşümek.
    bükme mayasız hamurun içine mercimek, patates konularak tepsiye dizip fırında pişirilen ekmek
    bülkmek suyun kaynaktan çıkması
    bürgün yarından sonraki gün, diğer gün, öbür gün
    büzmek burmak
    cadaloz haylaz, yaramaz
    caga gösteriş
    cenev innesi çatal iğne, çengelli iğne
    cıbıl parası olmadığı halde varmış gibi gösteriş yapan, caka satan

    • Resmi Gönderi

    ""buymak üşümek."" bunu ilk burdurlu bir arkadaştan; okulda eğitim görürken bir arkadaştan duymuştum. ve gülmüştüm sonradan öğrendim. Donmak üşümek anlamına geldiğini whisper dayı :)

    • Resmi Gönderi

    Daha günyüzü görmemiş kelimeler yazacağım ama dikkat edince insan epeyce şaşırıyor.
    Tahsilini bitirmiş ve devam edenler vardır üyelerden.Bunu bir okuyup değerlendirme yapan bir üyemiz varmıdır?

    Arkadaşımın dikkatini çeken kelime var.
    "Entrika" kelime olarak Türkçe degil.Benim çocukluğumda nenemden, büyüklerimizden duymuslugum da vardır.
    "İntirkeynen oğlanı hapse attirmislar"denir.Yani bugünkü anlamı entrikayla bir kişiyi hapse attırmak.Bu entrika köyümüz halkının diline nereden gelmiş olabilir?

    • Resmi Gönderi

    cıngırdık ağaçtan bir sütun ve yine ağaçtan iki kanat şeklinde kurulan 360 derece dönebilen, kız çocuklarının bindiği tahtarevalli
    cıvzıtmak sağa sola koşuşturmak
    cızdırma mısır unundan yapılan haşhaşlı ekmek
    culuk hindi
    çaça birbirini sevenler arasından habercilik yapan kişi
    çapıt bez, paçavra
    çeç Harmanda buğdayın samanı savrulduktan sonra yığılmış hali
    çekiştirmek dedikodu yapmak
    çevre mendil
    çıfıt fitneci, insanların arasını açan
    çığırmak çığlık atmak veya türkü söylemek
    çıkım çapa yapan veya mercimek, nohut yolan kadınların toplu olarak bir defada bitirdikleri iş alanı
    çirpi ince değnek
    dadanmak alışmak
    dalamak ısırmak
    dam ahır, hapishane
    dambeş toprak evin üst kısma
    debertmek külü yararak ateşin meydana çıkmasını sağlamak
    deggetmek isabet ettirmek, denk getirmek
    değnemek teker teker toplamak, devşirmek.
    delece tarladan harmana buğday, arpa sapı getirmek için özel yapılmış, arabanın üzerine konulan ağaç iskelet
    demin az önce
    dengilmek Dengesini kaybedip düşecek duruma gelmek
    deperotu havuç
    dereotu havuç
    dığan uzun ve tek kulplu tava
    dıkma karısına ait evde oturan kimse
    dımıl dımıl çok parlak ve temiz nesneler için kullanılan sıfat
    dızımak koşmak
    dikme ekilmeye hazır küçük soğan tanesi
    dilican aceleci, yerinde duramayan
    dinelmek ayağa kalkmak, ayakta durmak
    dinmek çok yorulmak, gücünü kaybetmek
    dişeyli kadın, dişi
    ditmek ot, yün gibi şeylerin topaklanmış kısımlarını gevşetmek
    dolav duvara gömülü dolap
    domalan Yer altında kalıp toprak yüzüne çıkmayan, patatese benzer bir mantar çeşidi. Bu kelime uygunsuz sorulara verilen alaylı bir cevap olarak da kullanılır.
    dombey camız, malak
    don pantolon
    dötdürmek haşlamak, suyunu çıkarmak
    duluk şakak
    düzen Alet; düzen-takan : alet edevat
    edik cocuk ayakkabısı
    eklemek vurmak, şiddetle vurmak
    el adamı işlerini yürütmek için yeterli malzemeye sahip olmayıp başkalarındaki alet edevata muhtaç olan kimse
    elçim yolunmuş mercimek, nohut vs. yığını
    ele bakım ihtiyaçlarını karşılayamayan, ele muhtaç olan kimse

    • Resmi Gönderi

    ellicik yemek karşısındakinin sahip olmadığı bir nesneyi onu imrendirecek şekilde teşhir etmek
    emme ama, fakat, lakin
    emsiz masum, mazlum, kimsesiz
    en damga
    engücü “en sonunda, nasıl olsa” anlamında edat
    ere kalkmak sahura kalkmak
    erzan müstehak, layık (erzanın, erzanım şeklinde kullanılır)
    esbap çamaşır, elbise, esvap
    esiran teknedeki hamuru sıyırmaya yarayan araç, kül ve çöp alma küreği
    Essa? Doğru mu?
    evlek arazi ölçüsü, dönümün dörtte biri
    eza kibrit
    fanne kazak, fanila
    ferk bir seferde ekin biçilebilen alan
    fetetmek herhangi bir iş yapamayacağını belirtmek için kullanılan söz (Fetedersin: yapamazsın)
    fışkı hayvan gübresi, dışkı
    fıtçı çocukların kamçı şeklinde bir sopa ile çevirdikleri topaç
    fıyık ıslık
    fitil olmak çok kızmak
    gabıcak içine üzüm pekmezi konulan tahta kap
    gadak kadar
    galet Kur’an okunurken yapılan hata, galat
    galgılamak hoplayıp zıplamak
    gali artık, bundan sonra
    galle lahana yemeği
    ganere işe yaramaz, adi, sürtük, yüzsüz
    garılmak horoz-tavuk çiftleşmesi
    garışdırgeç kızgın külü karıştırma sopası (Meşe olanı tercih edilir.)
    gaş taşla örülmüş bahçe duvarı
    gaygına yumurta ve un karışmının yağda kızartılmasıyla pişirilen yemek
    gayıl olmak kabul etmek
    gayme para
    gayneşik hafifmeşrep genç kız
    gede ufak tefek adam
    gegenez pulluktaki çamuru sıyırmaya yarayan alet
    gerelti engel, koruyucu, siper
    gergi araba için yapılmış, uzun tahtaların sağlam durması için kullanılan bağlantı aracı
    geri kıldan dokunmuş çadır
    gı kadınlara, bazan kocaya karşı hitap
    gıcık hoşa gitmeyen şey
    gıdık ahlaksız kadın.
    gıyneşmek kıpırdamak, kımıldamak.
    gidişmek kaşınmak.
    goma! Şuna bak şuna!
    goz pezevenk
    göbüle sürülmemiş, hazırlanmamış, ekilmemiş, boş tarla
    göçürmek domates, biber vs. fidesi dikmek
    gölle haşlanmış buğday veya mısır
    göynek uzun, etekli, entari şeklinde erkek çamaşırı
    gözemek kazağın, çorabın delik yerini örerek yamamak veya eksilen fidanların yerine yenisini dikmek
    gözer büyük delikli kalbur
    guburmak gururlanmak
    guzine fırınlı soba
    guzu dişi yağmak dolu yağmak
    guzuluk kazandan küçük, tencereden büyük pişirme kabı
    gübür çöp
    gücenmek darılmak
    güdük içi yünle kaplanmış, kalın, yaşlı kadınlara ait giyecek
    güdümeç Kur’an okumayı öğrenen çocukların satırları takip etmek için kullandıkları uzun tavuk kemiği
    günaşık ayçiçeği
    gütmek hayvan otlatmak
    haba halı
    halaza ekilmediği halde bir önceki hasatta dökülen tohumlardan çıkan, emek verilmeden yetişen ekin
    hambal hamal
    haney iki katlı ev
    hapaz bir avuç dolusu ölçü birimi
    hareket deprem, zelzele.
    haşatı çıkmak çok yorulmak
    haşeş haşhaş
    hebücüğü tamamı, tümü, hepsi
    heflenmek için için korkmak, endişelenmek
    hemıraşı evde kesilmiş makarna yemeği.
    heral herhalde
    hışır çok ağır
    hinci şimdi
    horavlanmak sinirlenmek
    ıntırka entrika, düzmece
    ıramas tarladan getirilip harmana yığılmış, saplı arpa, buğday
    ırlamak bir nesneyi (özellikle salıncaktaki çocuğu) sallamak
    içlik kışın atlet üzerine giyilen yün giysi
    ilan yılan
    ilenmek beddua etmek
    ilyen leğen
    imbal örendirenin ucundaki sivri çivi
    imik beyin
    kâse bardak
    kayrak Bir çeşit yassı taş. Kesici aletleri bilemeye yarar.
    kemire hayvan barınaklarında zeminde oluşan gübre tabakası
    kepaze rezil, aşağılık
    keri sonra (-den keri… şeklinde kullanılır.)
    kesene bir işi götürü pazarlıkla alma, verme.
    kokar pis, tiksindirici (Hakaret anlamında kullanılır.)
    köddü buğday kırıntısı ve et karışımıyla yapılan sulu yemek
    kösülmek çok yorulmak
    kumpil patates
    kupa bardak
    leplik kızların oynadığı bir oyun ve bu oyunda kullanılan tas
    mal bellemek dadanmak, bir şeyi yapmayı alışkanlık haline getirmek
    malama harmanda hayvanların yemesi için ayrılan buğday, arpa sapı
    mayıs küçükbaş hayvan tersi
    meğermet acıma, merhamet
    merdiman merdiven
    met çelik-çomak oyunu,benzer oyun

    • Resmi Gönderi

    Elekci karısı : çok gezen kişiye
    Şimşir :sert yüzeyi olan nesneye
    Hışır : ağır yüke
    Sıtıratsız: Çirkin sevimsiz
    Söbe :yuvarlak anlamında
    Zabeysiz: acımasız
    Tümbülmek: yuvarlanmak
    Tüngulmek:atlamak
    İzansiz: anlayışsız yol yöntem bilmeyen
    ırlama:sallama
    Hece:soru, onay almak için kullanılır
    Gaş: taş duvar
    Goşum: atların araba çekmesine yarayan deri malzemeler.
    İmbal: öküz leri idâre etmeye yarayan ucu çivili sopa

    • Resmi Gönderi

    Hellecik : Karşındakini kıskandırmak
    Hele goma: Bak şunun yaptığına demek
    Hengame: Ağır yük,taşınması zor,gereksiz
    Hellam : Değil mi?
    Hımkış : Çok sıkı,kat kat
    Andığına goduğum(andım da koydum) : Şimdi bahsettim,lafın üstüne gelme
    Alat semet : Alel acele,hızlı
    Aladı : Acele
    Yoşarık :Hafif aydınlık
    Cızdırma : Mısır unundan yapılan yiyecek,ekmek,
    Cıvzıma : Hızlı kaçmak,kaybolmak
    Şarpı : Eşarp
    Örtme : Kadınların üstlerini kapatan büyük siyah çarşaf(sokağa çıkarken kullanılır)
    Cenevi : Göğüs
    Talis : Çuval
    Harar : Büyük çuval
    Peşkir : Havlu
    Peştatta : Kuran okumak için kullanılan rahle
    Homaça : Kalça
    Sini : Büyük bakır tepsi
    İbrik : Abdest almak için kullanılan,ağzı dar,saplı,küçük güğüm(galvaniz den yapılır)
    Gamanto: Gaz ocağı,komineto
    Dübülek : Büyük kapaklı tencere
    İlistir : Bakır Süzgeç
    Frenk : Eski kilit
    Tırkaz : Kapı arkalarına takılan kilit
    Fiynarı : Kızgınlık anında söylenir.Uzaktan gelme,uzağa gitme(cehennemin dibi)

    • Resmi Gönderi

    Gün içersinde aklıma geliyor birşeyler ama yazmaya zaman yoksa akıldan uçup gidiyor..
    Arkadaşlar bu konu boş bir konu değil ve sadece yanlış anlaşılmasın bana ait değil..Hani biri fıkra anlatırda o veya benzeri bir fıkra aklınıza düşer,buda öyle birşey sizlerden iki,üç gelse benimde
    aklıma mutlaka birşeyler gelecek sanırım..Herkes İstanbul Türkçesimi biliyor?Hiçmi neneden,dededen,büyüklerden birşey duymuyoruz? :aha da bu:
    Gezilecek yerler de buna dahildir :aha da bu: