Bu bölümde önceden yaşadığınız güzel şeyleri, ilginç,korkutucu,komik durumları kendi isteğinizle buraya yazabilirsiniz.
HAVA ANI
-
Y_u_s_u_f1 -
22 Şubat 2020 08:11
-
-
CAN
22 Şubat 2020 09:47 Konuyu bu forumdan HavalarinSesi Akademi bu foruma Güncel Konular taşıdı. -
Konu açtım yorum yok bir taneniz anlatsa bari :'D
-
- Resmi Gönderi
Konu açtım yorum yok bir taneniz anlatsa bari :'D
Yazan olur abim
Ben yazmaktan yoruldum artık
-
- Resmi Gönderi
Konu boş kalmasın ve hikaye yazılarını sırayla ve okunması için bir iki atalım..
Gerçek kahramanlar,hikayeler, ilginç bilgiler konusundaki hikayeleri anıları buraya alalım.. Kendi yazdıklarım var arkadaşların yazdıkları var.İlk sırada benim yazdığım varmış onu alalım.Orada da kalsınlar çünkü eski paylaşımlar ve tarihleri var, okunsun en azından.Bunu görerek yazanlar da olur belki.
30 Mart 2017 de yazılmıştır.
Sağırmahmutların odada bir kış günü yine kalabalık bir arkadaş grubu toplanmıştık..Genelde aynı kişiler olurdu ve kolay kolay kimse odada oturmayı ekmezdi..Zaten odayı yatsıdan sonra teslim alır sabah ezanında teslim ederdik büyüklere(uyuyup kalmazsak)..
O günde olağan boğaz toplantılarını yapıp muhabbete başladık..Herkez aklına geleni anlatıyordu ama o gece nedense konu hep korku,şeytandı.Kimi babasının başına geleni,kimi dedesinin anlattığını anlatıyor ve gecenin köründe hemen hemen hepimizin gözlerinin faltaşı gibi açılmasına sebep oluyordu..Hafif korkarak biraz gülerek dinlenen anlatılan konular ''al basması''olayına çakıldı kaldı..Meğer ne kadarda bu olaya maruz kalan varmış anlatılınca anladık..Teneke sobamızın karnını tam doyurduk ve kızaran boruları saymaya başlamıştık artık..Bu kiminin uyuyacağı kimininde sohbete devam etmesi demekti..
Saat epey ilerlemişti ve sabah okula,ağıla gidecek arkadaşlar vardı.Lambayı kapatıp yerlerimizi kaptık,uzandık..Ben, Mahmut,Rüstem,Mehmet sekide uzanmayı tercih ettik..Oda karanlık karanlık olduğundan,odayı sobanın deliklerinden çıkan ışıklar aydınlatır ve ben döşmeleri,tavanı gösteren ışıkları takip etmeyi çok severdim..O gece bir terslik vardı gene biz uyumayanlar konuyu al basma olayına getirdik dayadık..Rüstem teferruatlı anlattı,aşağıdan Nail ekledi başına geleni ve ben dilim tutulasıca''beni hiç al basmadı,başıma hiç gelmedi''dedim.Belli bir zaman geçmiş ve ben korkunç bir sıkıntıyla irkildim,uyumuş olmalıydım,üzerimde bir ağırlık ve baskı vardı.Göğüs kafesim adeta eziliyor,nefesim kesiliyordu,aklım çalışıyor ama sesim hiç çıkmıyordu.O an aklıma gelen tüm sureleri okumaya başladım,çünkü anlatılanlar o an aklımdan geçmişti,okunması gerekiyordu.Kollarımı yan tarafımda bulunan Mahmut ve Rüstem'e vurmaya çalıştım ama kollarımı,ayaklarımı oynatamıyordum ve avazım çıktığı kadar Rüstem,Mahmut diye bağırdığım halde sesimin çıkmadığını fark ettim.Sesimin çıkmadığını bile bile bağırmaya,çırpınmaya devam ettim bu çok uzun sürdü.Artık nefes alamaz hale gelmiştim,üzerinizde taşıyamayacağınız bir ağırlığın olduğunu düşünün abartmadan bir araba diyeyim işte öyle bir ağırlık.Anlatılanları düşünerek elimi oynatıp üzerimde baskısını fark ettiğim şeyi tutmaya çalıştım ama nafile..
Artık canım çıkacak derken o ağırlık birden üzerimden,göğüs kafesimden uzaklaştı.Olduğum yerde fırladım oturdum birer yumruk ile Mahmut'u ve Rüstem'i uyardım.Yetmedi fazladan birer tane daha ekledim,hay sizin alınıza,gülünüze diyerek bağırdım.Gün ışığı görmemiş methiyelerde düzdüm hepsine ve olanları anlattım bir çırpıda,uyku mahmurluklarını atlattıklarından gülmeye başladılar..Sabah ezanına kadar yatmadık artık ve hemen ortalık aydınlanınca dağıldık.Ogün bu albasma olayını düşündüm durdum,başıma gelenleri aklım hiçmi hiç almıyordu..
Bu olay yine aynı gün bu sefer gündüz oldu.Yine sırt üstü yatmışım olaydan sonra fark ettim.Bu sefer kısa sürdü ama ben onu yakaladım sanarak sağ kolumla sol kolumu öyle bir sıkmışımki uyanınca morarmış,tırnaklarımın izi olan bir sol kola sahiptim.Yine hareket edememe,ses kısıklığı vardı,bilinciniz tam faal çalıştığı halde vucudunuza hükmedememe olayı buradada baş gösterdi..Olayın etkisi birkaç gün sürdü ama bir daha tekrar etmedi Allahıma şükürler olsun.
Cin peri olaylarına değinildiği zaman bende bu anlarımı anlatırım ve bilmeyenler hiçte inanmazlar.Unutmadan o günden sonra asla sırtüstü yatmıyorum.
Bu olaylara ve oda maceralarına devam ederiz -
- Resmi Gönderi
Benim yazıma Sistemci5534 yazdıkları da şöyle.
31 Mart 2017 Sistemci5534 den ALINTIDIR
Baştan sona okudum güzel yazmışsın, yalnız bizim orada bu olaya "Karabasan" derler. Yani mana olarak aynı kelime farkı olan bir olay dayı onun mantığı da hiç sanıldığı gibi değil aslında,
şöyle ki; "Karabasan" denilen olay genelde günlük hayatın iş aş ve ağır yemeklerinin ardından yemekten hemen sonra genelde yatıldığında ve sırtüstü ve kol veya herhangi bir vücudun kan basıncını kıracak yerinin üstüne yatılmasından kaynaklanan bir psikolojik durumdur. aslında fizyolojiktir fakat insanlar bunu peri veya şeytan işi sansa da bu genelde o ortamın da etkisi ile karanlık ve ürkütücü olmasından kaynaklı psikolojik yorgunluğun ve akıldaki sıkıntıların korkuların bir nevi uykudaki yukarıdaki kan basıncında zayıflaması ile dışa vurumu olayıdır. Bu benim başıma da geldi bir kaç kez evde yattığımda hiç unutmam bir sabah vakti ezan okuyordu dışarda ve ben ezana saygımdan kalkmaya çalıştıkça sanki birisi beni yatağa geri itiyordu. Anne anne !!! diye bağırmama rağmen sesim hiç çıkmıyordu. Sanki birisi boğuyor gibi oluyordu ve kıpırdama yeteneğim ortadan kaybolmuştu. Ben de de bir kaç kez bu olay olduktan sonra dayı senin dediğin gibi o saatten sonra internetten araştırmalarım sonucu o gün bu gün sırt üstü yatmamaya çalışırım ve peygamber efedimiz (S.A.V) Sünneti olan yatış pozisyonu olan sağ elin çene alında sağa doğru yatarım ve bu tip konularla da çok şükür karşılaşmadım o gün bu gün.... :D -
- Resmi Gönderi
Bir adet daha
5Nisan 2017
FORDUN BÜYÜSÜ.....
1985 Model aynı bu renkte; kısa burun bir ford transitimiz vardı. 1987-1997 senelerinde Rami-Eyüp de oturduğumuz yıllarda bu arabada geçti çocukluğum.
Hele ki bir anım vardı ki, 1996 senesi idi. yaz mevsimiydi ama gün ve ayını hatırlamyorum. Sultangazi eski adının sultançiftliği olduğu yıllarda yeni mahallede bulunan dükkanımızın önünde araba sabit bir vaziyette iken kardeşim ile arabanın içine binmiş, direksiyonu çevirerek araba kullanır gibi çocukluğun vermiş olduğu hisle araba sürme sevdamı bu arabada atarken kardeşim de yanımda muavin yaparken, tam da o esnada dükkanın yanı başında bulunan elektirkçi celal abi bizim yanımıza gelerek: "Çocuklar inin arabadan, oynamayın bak! el frenini indirirsiniz, Allah korusun bir şey olur." demesi ile arabadan bizi indirdi. İndirdi ki; o an kızmıştım da açıkçası çocuk edası ile, oyuncağımızdan uzaklaştırılmıştık açıkçası kardeşim ile.... arabadan indik, 5 dakika geçti geçmedi dükkana girdik babamlar ve bir kaç akraba dükkanda otururken, bir gürültü koptu ki, ama yok böyle bir gürültü....AMAN ALLAHIM!!!!
Dışarıya bir engame ile fırladık.... Babam annem ve büyüklerimiz tutuşmuş etrafa bakıyorlar.... Aman Allahım! ortalık yangın yeri gibiydi... Bizim ford transit yerinde yok 200 metre ilerde ters dönmüş tekerler bir yerde plakları bir yerde araba darma duman olmuş vaziyette...... Annem babam da 5 dakika öncesinde arabada olduğumuzu düşünerek bizi arabada sanmışlar ...sonra hayal meyal annemin eteğini tutarak...Anne ben burayım dediğimi hatırlar gibiyim.... Olay ise tam biz dükkanda oturduğumuz esnada arabaya bir tane sarhoşun arkadan vurması ile( hızını siz düşünün o sarhoşun ) kendi arabası üstü açık arabaya dönmüş ve yanmış vaziyette; bizim ford transit takla atmış ve altında az ilerde oracıkta durakta bekleyen masum bir vatandaş can cekişiyor... o Gün bize zindan olmuştu işin asıl tarafı arabaya sarhoş vurmuş arabamız ters takla atmış tekerler bir yerde camlar bir yerde,ve altında kalan bir masum vatandaş ... ve sonrasında adam kurtuldu. bize vuran araç şöförü polis tarafından göz altına alındı ve karakola götürüldü...gazeteciler dahi geldi düşünün yani .(sanırım TGRT) İDİ. haberlerde de çıktık o gün....
Bu olayın maddi hasarından çok aslında size vermek istediğim kahramanlık öyküsü şu idi dostlarım; bizi aradaban indien o elektirikçi celal abi eğer :hadi çocuklar inin arabadan" diye kızıp arabadan çıkarmasaydı..
Belki bugün ben de kardeşim de hayatta değildik. Veya olsak da nasıl olurduk onu bilemem.....
Yani işin kısa özeti hayatta size kızan bağıran bir büyüğünüze sakın öf bile demeyin... o an kötü gibi gelebilir. Ancak sonrasında iyiliğini elbette göreceksinizdir.
Misal celal usta gibi... bizi kurtaran adam gibi..... Ne yazıkki geçtğimiz senelerde bu celal abi de Hayatını kaybetmiş, ona da Allahtan rahmet diliyorum akıma gelmişken... Rabbim o iyiliğinin ve amellerinin hürmetine abimizi mekanını cennet eylesin.... AMİN.!!!
(Evet dostlar bu olay bizzat ben ve kardeşimin 1996 yılında talihsiz ve bir o kadar ders niteliğinde olaydır) yeri gelmişken anlatayım dedim....Sevgiler saygılar foreversystem... -
Eyvallah whisper abi. Çok düşüncelisin. Keşke diğer arkadaşlarda senin gibi olsa. Konu açıyorum 1 gram yazan yok
-
Tarih 2 ocak 2017. O zamanlar GFS dir, hava forumlarıdır hiçbirşey bilmiyorum.
Mgm ve internet haberleriyle yetiniyorum.
Kış boyu yağan ve tutmayan, yağacak denip 1 kar tanesi bile düşmeyen durumlardan sıkılmıştım. Tv haber spikerleri bile kar kelimesini kullanmamaya yemin etmişti belli.
Mgm ye bakayım dedim, Bir de ne göreyim İstanbula yoğun kar vermiş.
Elim ayağım dolaştı birbirine. Birde uyarı vermişler "Çok yoğun yağacak" diye.
Hemen internette kısa bir araştırma yaptım, gerçektende kar gösteriyor.
Sevinçten ağlamaya başladım. Günler saatler geçmez oldu. Bir an önce 6 ocak gelsin istedim.
Bekledim, bekledim... Sonunda tarih 5 ocak 2017. Tv haberlerinde uyarılar veriliyordu. Allahım bu gerçek olamaz dedim. Gün çabuk geçsin diye 1 saat boyunca uyumaya çalıştığımı hatırlarım.
Sonunda büyük gün geldi. Hava ılık ve lodoslu. Okula gittim ve eve dönene kadar bugün kar yağsın diye dua ettim.
Akşam saat 6.30. Televizyon izlemeye dalmışım. Evdekilerde aşırı kar sever olduğumu bilirler. Babam aradı. Kar yağıyor dedi. Bir çırpıda mutluluk çığlıkları atarak balkona koştum, Gerçektende yağıyordu. Hava aşırı soğuk ve kar yağıyordu. Deliye döndüm ve kendimi dışarı attım. Saat akşam 8'e kadar dışarıda kar yağışı altında dolandıktan sonra üşüdüğümü fark ettim ve eve girdim. Kısa bir sürede yerde 1 cm örtü oluştu. Perdeleri sıkıca kapatıp uyudum. Sabah 1-2-3 diyip pencereyi açtım ve yerin kaldırımla birleştiğini, arabaların kardan yok oldukları gördüm. Hayatımın en güzel anlarından biriydi. Gün boyu yoğun bir şekilde yağan kar, yerdeki örtüyü her saatte 2 katına çıkarıyordu.
Ertesi gün o kadar çok kar yağmıştı ki çatıdan kar kütleleri tutunamayıp yere iniyordu. Balkonu temizliyordum, 2 dk. Sonra tekrar beyazlıyordu.
Bu güzel anımı sizlerle paylaşmak istedim.
Okuduğunuz için teşekkürler kandiliniz mübarek olsun
-
Ah o günler. Ne olurdu ki bu akşam yağış kar olarak düşseydi..
-
- Resmi Gönderi
7 Nisan 2017 de atmışım
Aileden iki anı ^^ Rahmetli
annemden,
Annemin herzaman anlattığı ve ''keşke yapmasaydım''dediği iki anısı.
-Annem küçük, mezar böğründe oynuyorlar,evlerinin önünde biri var anamı çağırıyor.Hayta dedemlerin büyük birde köpekleri varmış oda durmadan havlıyormuş.Fırın yakan yengemiz(yengemizin adını unttuğum için yazamıyorum)Fadime kızım ananı bir çağırıver diyor.Oyun tatlı geliyor anneme ve üşenip gitmiyor yengenin yanına,sen gir içeri yenge çağır diyor..Fırın yakan yengemizde köpeğiniz var desede bu sefer annem''bizim köpek fırın yakana gelivermez ısırmaz diyor''Yengemiz inanıp kapıdan içeri giriyor ve büyük köpek anında saldırıyor..Annem ses gelince koşuyor,köpeğin yanına varana kadar nenem yetişiyor. Köpeğe sopayla vura vura kovalıyor ama yengemiz epey yara alıyor..
Annem bir güzel nenemden sopa yiyor.Fırına yakan yengemiz ise ölene kadar anneme takılmış ve şakayla karışık sitem etmiş..
-Dedemlerin koyun köpeği eniklemiş annem kendisi bir iki kere sevmiş.Çocuk olduğundan beraber büyüdükleri akrabamız olan şaval dayıma da bunu müjdelemiş.Şaval dayıma''Kadir pek güzel enikler gel bakalım'' diye götürmüş.Enikleyen köpek hem asabi olur hemde eniklerini kıskanır.Dama daha girer girmez köpek şaval dayımı altına almıp ısırmaya başlamış.Annem köpekle başa çıkamadığından dedemi çağırmaya koşa koşa eve gitmiş dedemle annem gelene kadar köpek hırsını almış zavallı dayımdan ve gitmiş eniklerin üzerine yatmış.Annem bu seferde dedemden epey dayak yemiş.Şaval dayımın da bir kış yaralarından dolayı yattığını söyler..
Her zaman ''ah deli kafa hiç olurmu''diye hayıflanır dururdu rahmetli.. -
- Resmi Gönderi
27 Nisan 2017
@Lvnt00 gaz verdi @Sinan reis depikledi buraya eski püskü birşeyler yazmak şart oldu ^^
Kar sever olarak en büyük yetenek "kayık kaymak" yani dizler bükülerek yokuş bir bölgeden aşağı inmektir....Ne zevktir ne zevk anlatılamaz :thumbup:
Evimizin arkası taş duvar arkası yokuştur eskiden bomboştu ve en aşağıda dere yatağı ve sonrası kuyu..Bizim taş duvardan aşağı o kesimde en az 4-5 yer yapılırdı kaymak için..İlk karda herkes ayaklarını bitişik tutarak ve kısa adım atarak kar ezerdik..Sırayla değil gönüllü herkes bu hareketi aynı alanda yapardı..Kar ezilir ve ilk seferler icra edilirdi amaaaa biraz zor olurdu..Henüz kayak yolu Hem düz değil,hemde şimşir(sert,parlak,karla buz arası diyelim)hale gelmemiş olurdu..Bir kaç sefer çökerek iterek ellerde bir karıştan uzun sopalarla ittirerek aşağıya kadar inilirdi..
İşte en iyi kayak malzemesi aşağıdaki naylon ayakkabı
Genelde genç kadın ve kızlar,gelinler giyerdi ve yazlıktı..Kışın ise bizim gibilerin oyuncağı olurdu ^^ Oda ayrı bir hikaye aslında..Ayakkabı yeni olmayacak eski olacak,altında diş olmayacak varsa da biz sağa sola sert zemine sürte sürte dişleri yok ederdik.(SONRA MI? YA DAYAK ,YA FIRÇA)
Bu yoksa mutlaka dişsiz alem yemenisi olacak oda eski ve dişsiz olmalı
Lakin tercih hep en iyi olarak naylon bayan ayakkabısıydı.Birde herkeste olmayan potin yani kösele ayakkabı.Onunlada iyi kayılırdı ama bulmak zordu..
Seferler artar ezilen ve azda olsa sulanan kayak yolu uçak pistine dönerdi..Ayaktan koşarak gelip kayak yoluna oturarak çok iyi hıza ulaşılır ve en aşağıya uzağa kim varacak diye iddialar başlardı..
Arka arkaya tutunarak yola düşmek ise eğer denge varsa sizi en aşağı alana götürürdü..Kalabalık olduğunda ağırlık artınca hızda çok olurdu..
Sabahtan öğleye,öğleden Akşama kadar süren eğlence hava kararınca son bulurdu ama sadece bir iki saat..Ne zaman baba camiye gitse eveden kaçılır arkadaşlarla yine o kayak yolunda tantana başlardı..
Bizim oradan köy fırınına giden bir kişilik yol diyelim vardı ve kadınlar her zaman bizi sabote ederlerdi haklı oklarak..Çünkü kayak yolundan geçmek hele hele sırtında ekmeklerle dolu olan tekneyle geçmek çok zordu.
Herşeyin düşmanı var kayak yolunun düşmanı da fırın külüydü..O kül eğer bir kürek değil bir avuçta olsa oradan geçmek imkansızdır..Hızla gelirsiniz küle yapışır uçarsınız :D Külün üzerine kar ve tekrar ezme işi yapardık geceleri..Çok geç saatlere kadar seslerimiz duyulurdu..Baba zaten camiden direk odaya geçerdi..Anneler idare ederlerdi bizleri..Baba odadan dönmeden eve kapağı atardık lakin önce köy fırınına giderdik..Kıçımızı paçamızı ellerimizi ısıtmak kurutmak gerekliydi..Eve mümkün olduğunca kuru dönmek şarttı..Fırının altı insanın yüzüne vuran saman(fışkı)közü olur..İnanın açarsınız sadece simsiyah ve azda olsa sıcaklık veren bir şey görürsünüz..Ne zamöan küreği sokar karıştırırsanız o zaman sıcağın,ışığın kırmızının ne demek olduğunu görürsünüz..Anında yanından daha uzağa kaçarsınız.
Bu bizim işimizdi..Yılmadan bıkmadan ve hergün zevkle yaptığımız ve zamanımızın en iyi aktivitesiydi..
Sağlıcakla yeni hatıralara diyelim ..Yazan olursa iyi de okur sayılırım -
- Resmi Gönderi
27 Nisan 2017
Çok kısa komik bir anı
Geçmiş zaman içinde Esenler den Arnavut köye bir arkadaşım la minibüs ile giderken
Yolda içinde olduğumuz minibüs Toros marka araca arkadan çarptı
Şoför aşağı inde kapılar kaplı ben hemen kapıyı açıp aşağı indim olma müdahele ettim
Abi Araç ta bisey yok Arnavut köyde yolcular saygı inince bakarsınız dedim yola devam
Adam Arnavut köye gelmeden Bizim minibüsü durdu
Ve şu Dur Burdur söyleniyor dedim hacı abi
Arabanda bu kaza ile ilgili hiç bir sıkıntı yok dedim hacı abi kızdı bisey Yoksa Allah belanı versin dedi
Herkez arabasına binip devam edecekti
Ben o laftan sonra arkadami dönüp gidiyim dediğim de yere düştüm yanımdaki arkadaş la o kadar çok güldük ki halen güleriz
Adam ne beddua etti hemen tutdu diye -
Bende yarın yazarım güzel bir şey. Uzun uzun anlatırım
-
Başıma gelen korkunç bir şeyi anlatmak üzere yazacağım..
Nisan ayının ortalarında felandık. Saat akşam vakti 23:00 dı haliyle benimde uykum gelmişti. Yatmadan önce midem yumuşasın diye her gün 1 bardak süt içerdim. Daha sonra yatağıma geçip uyurdum. Ama o gün hiçte rahat uyumamıştım. Artık ne bileyim nasıl bir şeyse o günden beri düşünüyorum bu nasıl oldu diye.. her neyse ben yatağıma uzanıp göz kapaklarımı kapatıp uykuya dalmaya başladığım o sırada. Çok korkunç bir şey yaşadım üstüne kafamı koyduğum yastık bir anda yerinden fırlayıp duvara çarpıp geri halının ortasına geldi. Haliyle bende çok korkmuştum. Kıpırdayamadım bile. Uzun süre hareketsiz kalınca sıcaklamaya başlamıştım. İyice bunaldım. Korkum yetmezmiş gibi. Belden aşağı terlemeye başladım. Haraket etmeyi önceden düşünüyordum ama tam haraket etmeye çalıştığım sırada korkum beni engelliyordu. O kadar zaman geçtikçen sonra ufak bir haraket edip. Sırtımı döndüm. Gözümü kapattım öyle sabah oldu. Gözümü açtığımda Allahım sana şükürler olsun deyip rahat bir nefes aldım.
-
Geçen sene 2019 yılının kış günüydü. Ben o zamanlar çalışıyordum iş çıkışı otobüs durağına geldim oturdum biraz bekledim. Bayağı üşümüştüm aradan 10 dakika geçmişti. Birazdan gelir diye tahmin etmiştim. Neyse azcık daha bekledim oldu 20 dakika. Nerde ya bu araba dedim. Diye diye oldu 1 saat. En sonda yeter dedim nerede bu araba. Karşıdan geçen birisine sordum abim bu 717 nerede. Bana dediki bugün Çarşamba kardeşim bugün o araba buradan geçmiyor deyince çıldırdım:'D
-